Sayfalar

6 Temmuz 2011 Çarşamba

VİYANA GÜNLÜKLERİ, BELVEDERE

Viyana’da hava nefis, sonunda güneş açtı. 26 derece sıcaklık. Viyana’da günlük gazetelerde saat saat sıcaklık yazıyor, zira öğleden sonra birden 10 derece düşebiliyor sıcaklık. Neyse ki bugün yağış yok, düşüş yok. Su’yu okuluna bırakıp Belvedere Sarayı’na geliyorum. Burası Savoy Prensi Eugene’in yazlık sarayı. Viyana’nın Barok mimarisinin gözdelerinden biri. Görkemli bir bahçe, nefis bir saray. Bir yerlerde okumuştum, Maria Theresa bahçesini halka açarmış, halkın bahçesinde dolaşmasından zevk alırmış.
 Kaç gündür yazmayı unuttum Viyana 23 Bölgeden oluşuyor. Mesela Su’yun okulu 4. Bölge, kaldığımız yer 5. Bölge, şehir merkezi 1. Bölge. Belvedere’de 3. Bölgede.
Unteres (Aşağı) Belvedere 1714-1716 yılları arasında Johann Lukas von Hildebrant tarafından, Prens Eugene’nin yazlık evi olarak yapılmış. Saray prensin ölümünden sonra Maria Theresa’ya geçmiş, 1914 yılında Saraybosna’da uğradığı suikastla 1.Dünya Savaşı’nı tetikleyen Arşidük Franz Ferdinand gibi Habsburg hanedanı tarafından kullanılmış. 1955’te 2.Dünya Savaşı’nın dört galip gücü burada toplanıp, Avusturya’nın bağımsızlığı için antlaşma imzalamış.
Aşağı Belvedere Barok Avusturya Sanat Müzesi’ne ev sahipliği yapıyor. Müzede Maria Theresa ve eşi François de Lorraine’in portreleri 18.yüzyıl Viyana’sını yansıtıyor. Gran, Maulbertsch ve Rottmayr’ın eserleri ve Donner ile Permoser’in heykellerini görebilirsiniz. Permoser’in Prens Eugene’in yüceltilmesi adlı ünlü heykeli aynalı ve yaldızlı, Rokoko Altın Oda’nın ortasında görebilirsiniz. Burada prens kıskançlık figürünü reddeden ve şöhret’in çaldığı davulu susturmaya çalışan Hercules olarak tasvir ediliyor. Aslında tarih seviyorsanız bu ayrıntılar nefis ama işim olmaz diyorsanız Müze’nin içine girmeden dışarıdan seyredebilirsiniz. Bu durumda Budapeşte-Viyana-Prag turları çok anlamlı. Hem ekonomik hem de gezilecek her yere götürüyorlar. Ama tarih seviyorsanız, sanat okuyorsanız Viyana’da uzun kalmalısınız, tek tek ayrıntıları işlemelisiniz tüm hücrelerinize.
Bu kez Müze Cafe’den yazıyorum size. Yeni bir kitaba başladım bitirince yazarım. Onu okudum biraz. Limonluk’a yürüdüm. Sarayda ki Limonluk Ortaçağ Sanat Müzesine ev sahipliği yapıyor. Limonluk’a giderken bahçe büyüleyici. Amerikan vari koşanlar, yürüyenler sabah sabah bol. Mevsimleri temsil eden heykelcikler nefis. Yüzü kadın vücutları hayvan sfenksleri büyüleyici.
Prens Eugene, 1723 yılında tamamlanan Oberes (yukarı) Belvedere’de eğlenceler düzenlermiş.Hemen hayal ettim, görkemli elbiselerle nefis klasik müzik eşliğinde valsler, danslar…Şu an da burası hepimizin çok bildiği eserlere ev sahipliği yapıyor. Hatta Belvedere demek Gustav Klimt demekle eş değer. Ünlü öpüş tablosundan kadın figürlerine kadar hepsi sizi büyülüyor. Geçen yıl tüm posterlerini kartlarını almıştım. Evime çerçeveletmiştim. Yatak odam minyatür Antalya Belvedere şubesi. Monet, Egon Schiele, Oskar Kokoschka, Renoir, Cezanne, Edvard Munch, Hans Makart, Van Gogh imzalı resimler görmeye değer. Wolfgang Hutter eserleri de tam bana göre.
Eylül ayının heykelciği
Hediyelik Dükkânlarına uğrayıp sevdiğiniz tabloların magnetlerini alın derim. Ben kesin o müzenin atlasını alıyorum, tavsiye ederim. Belvedere’nin yanında dış sokakta hediyelik eşya dükkânını bir Türk işletiyor, buradan bir şey almak nasip olmadı ama uğrayın derim. Ben şimdi uğradım biraz sohbet ettim. Tüp bebek hastaları varmış, Türkiye’de doktor ismi istediler malum tavsiyelerde bulundum. Neyse gitme vaktidir, Su’yu alacağım. O ne isterse yaparız artık. Şimdilik hoşçakalın…
The Kiss,Gustav KLIMT

5 yorum:

  1. Aylin Hanim,bi solukta okumak aliskanlik oldu, Sanirim sayenizde tarihe ve sanata olan az ilgim gunden gune ilgi haline geliyor.Stockholm deyken,ozellik art muzesini gezip biraz da olsa modern sanat hakkinda fikir almak bana cok zevk verdi.Tesekkurler,Viyana yi zevkle kesfediyorum sayenizde,Su ya basarilar..

    YanıtlaSil
  2. super, okuduğun ve beğendiğin için çok teşekkürler...

    YanıtlaSil
  3. Aylin Hanım merhaba, çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Ben de iki hafta önce Viyana'dan döndüm ancak şehri gezmeye doyamadım. Dediğiniz gibi tarih meraklılarının turlarla değil tek başlarına gezmeleri gerek bu şehri :) Bloğunuzu yeni keşfetmiş bulunmaktayım,çok beğendim :) görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

    YanıtlaSil
  4. cok tsk ederim, Viyana hakikaten sokaklari sanat kokan bir sehir ve ben bu sehre asigim. Yazimi ve blogu sevmenize sevindim, cok naziksiniz. Sevgiyle...

    YanıtlaSil