Sayfalar

14 Temmuz 2011 Perşembe

MOZART CAFE'DE KİMLİĞİMİ KAYBETTİM HÜKÜMSÜZDÜR!

Albertina Müzesi’nin karşısında Mozart Café’de Kimliğimi Kaybettim Hükümsüzdür! Gündüz Vasaf kitabımı bitiriyorum. Tam bu noktada ben de kimliğimi kaybettim, kaybetmek istedim, dünya vatandaşı olmak istedim. Kimseler sormasın bana kimsin, kimlerdensin, nerden geliyorsun, nereye gidiyorsun diye. Omuz silkerek gülümsemek istiyorum bu sözlere, ben bir hiçim şu anda, ben her şeyim şu anda. Ben de bilmiyorum kimim? Ne arıyorum? Kitabımı göğsüme bastırıyorum, neler kalmış aklımda düşünüyorum…
Kimliğimi Kaybettim Hükümsüzdür
...sıkı sıkı sarılırız kimliklerimize. Kimliğimizdir, bize kan davalarından savaşlara kadar davetiye çıkartan. Kimliğimizdir, bizi ırkçıların, dalkavukların, oportünistlerin hedefi yapan. Kimliğimizdir, “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” dedirten. Aklıma geldi yıllar önce Vakko’dan sevgilime mezuniyet balosu için takım alırken, kimlerdensiniz diye sorulmuştu, hiç aklımdan çıkmadı bu söz. Nesi önemliydi bir giysi için kimlerden olmak.
Hayat boyu koşarız “Ben kimim?” sorusunun peşinde. Öğrencilik, evlilik, yaşlılık ve benzer dönemlerimizde kendimizi farklı tanımlamamız, tanımlara göre davranmamız yetmezmiş gibi, bizi en yakından tanıyan anne-babamız, eşimiz, dostlarımızın bile, bizi nasıl algıladıklarıyla kendimize göre nasıl olduğumuz arasında dağlar kadar fark vardır. “Sen beni tanımıyorsun” diye ömür boyu isyan ederiz yakınlarımıza. Nasıl güzel tespit etmiş Gündüz Vasaf. Kitap üç bölümden oluşuyor; “Bayrağım Yok”, “Ne Cennet Ne Cehennem”, “Cinselliğin Tuzakları”. Radikal gazetesindeki köşe yazılarının bir derlemesi kitap.
Giderek totaliterleşen devletlere, hakkımızda depoladıkları bilgilerle hayatımızın her girdi çıktısında bize bir şeyler satmaya çalışan şirketlere karşı, kimliğimizi mümkün olduğu kadar değiştirerek, gizleyerek, yalan söyleyerek korumamız şart.
Özgürlük, aitliklerimizden kimliksizleşmemizde…
Mozart Café’de etrafımı seyredip herkesin tam bu anda burada olmasında ki gizemi merak ediyorum. O değil bu, şu değil o, niye? Hasan Cemal Mozart Café fazla ihtiyar, çok turistik, Japonlarla dolu, bayıyor diyor. Evet, çok turistik ama fazla ihtiyar lafı yakışmıyor. Zaten orası cezbediyor sizi. Mozart’ın Figaro’nun Düğünü ezgileri eşliğinde yazmaya devam ediyorum. Cafe Mozart, W. A. Mozart öldükten 3 yıl sonra 1794 yılında açılmış. Bir kaç defa el değiştirerek bugünlere gelmiş. Eski ama eskimeyen ruhu sevdiriyor bu caféyi. Herkes çok kimlikli ama benim için kimliksiz.
Apfelstrudel
Apfelstrudel ve kahve eşliğinde yazıyorum. Demel Cafe’nin Apfelstrudel’ini daha çok beğeniyorum. Elmalı bir tatlı bu, çok basit, hafif ve lezzetli. Daha önce ki Viyana’ya gelişlerimde daha çok düşkündüm, bu sene pek pas vermiyorum.
Kitabıma dönmek istiyorum. Gündüz Vasaf’ın daha önce “Cehenneme Övgü”, “Cennetin Dibi”, “Annem Belkis” ve “Tarihi Yargılıyorum” kitaplarına bayılmıştım, bunu da bir çırpıda okudum.
Birinci bölümde “Türkler kendilerini ciddiye alıyor, işlerini ciddiye almıyor” , kafalarımızdaki üniformalardan biri de, tanımadıklarımız hakkındaki düşüncelerimiz. Toplumu bölmenin, birbirine düşürmenin, zayıflatmanın en kolay yolu, ona aitlikler atfetmek. Aitlik körleştiriyor, farklılık bireyleri, toplumu güçlendiriyor. Ütopyaları olmayanların yetiştirmeye çalıştıkları çiçekler en zor büyüyen çiçekler, tespitleri nefis.
İkinci bölümde; din kavramının yüzyıllardır önemli bir silah gibi insanoğlunu tehdit ettiğini anlatıyor. İnsanlığı bölen, gelişmesini engelleyen bir kavram olarak görüyor. Yüzyıllardır olan bu değil mi? Din savaşları…
Üçüncü ve son bölüm ise “Cinselliğin Tuzakları” adını taşıyor. Bu bölümde cinsellik üzerine konuşamayan, derdini bir türlü ifade edemeyen toplumda kaybolmuş bireylerin dertlerini kendi bakış açısıyla ele alıyor. Kışkırtıcı ve dikkat çekici bir tutumla tek eşlilik dâhil olmak üzere şimdiye kadar cinsellik üzerine kabul ettiğimiz her şeyi eleştiriyor ve normal kavramının neye kıyasla normal olduğunu sorguluyor.
Değişik, doğru tespitleriyle güzel bir kitap. Bu kitabı alalı çok olmuştu ama okumamıştım. Tavsiye ederim. Mozart Café’den kimler gelip geçmiştir. Neler saklıdır bu duvarlarda…
Gökyüzü pırıl pırıl, kimse olmak istemiyorum. Bugünlük benden bu kadar.
Mozart Café


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder