Sayfalar

5 Temmuz 2011 Salı

STEPHANSDOM

Caffe Latte saatimde yine sizinleyim. Sabah kahvaltı yapıp, Su’yu okuluna bıraktım. Su bugün okulundan bahsedecek size. Çok keyifli bir yaz okulu. Avrupa’nın her yerinden gençler var. Dün akşam Su Rusça çalıştı, sıra arkadaşı Rus’muş. Su’yun okulundan yürüyerek merkeze geldim bu kez. Viyana Teknik Üniversitesi’nin önünden gezerek geldim, hem sabah yürüyüşümü de yapmış oldum. Kızlar kilo verme iddiasını kazanabilirim, çok yürüyorum çünkü ama Viyana’nın tatlıları da diyet bozduracak cinsten.
Viyana sokaklarında her an bir flüt, bir akordeon, bir keman sesi duyabilirsiniz. Hele yılın bu mevsimi festivaller olduğu için her yerden sanatçılar burada. Klasik müzik sizi doğru yerlere çağırıyor. Temizlenmiş yüreğiniz sevgi ile bütünleşiyor. Hoş görü bedeninizde dolaşıyor. Tüm evreni kucaklamak coşkusuyla adımlarınız hızlanıyor. Sonra birden aklınıza geliyor burada zamanla yarışmak yok dingin ol Aylin diyorum kendime. Kocaman kıkırdıyorum kendime çünkü adımlarımı bu kez gezi yazarı olarak atıyorum. Tüm her kese söylemek istiyorum ben buraları yazacağım o yüzden kocaman açmış gözlerimi ayrıntılara bakıyorum diye. Sanat şehri burası.  Eğer tarih ve sanat seviyorsanız, tarz butikler istiyorsanız Avrupa tam size göre.

Yürüyerek Stephansdom Katedralini buluyorum. Katedral sekiz yüzyıldan fazladır şehir yangınlarını, Osmanlı toplarını, Alman ve Rus bombardımanlarını atlatarak, Viyana’ya kol kanat germiş. Panoramik dolaşıyorum. Yanında nefis bir çiçekçi, arkasında saatlerinizi geçirebileceğiniz bir kitapçı ve bolca da hediyelik dükkânlar. Steff olarak bilinen çan kulesi, tepesindeki gözlem kulesiyle 137m yüksekliğindeymiş. Çıkmadım ben ama çıkınca muhteşem Viyana manzarası olmalı. Romanesk batı cephesi, Gotik kulesi ve Barok altarıyla üç ayrı mimari tarzın sadeliğini temsil ediyor.
Stephansdom’un ana girişinin iç duvarında 05 rakamı göze çarpıyor.. Bu sayı Naziler’e karşı 1944 yılında başlayan Avusturya direniş hareketinin gizli koduymuş. 5 alfabenin beşinci harfini, yani E’yi temsil ediyormuş. OE(Ö) ise Österreich, yani Avusturya sözcüğünün ilk sesi.
Katedralin dıştan görünüşü
Katedralin içten görünüşü
Kilisenin içine giriyorum. Kimileri ağlıyor, kimileri dua ediyor ama ben sadece turistik olarak geziyorum. İlginç öğretiler herhalde bana bu hissiyatları vermiyor ama saygılı bir şekilde yanlarından usulca geçiyorum. Kalbimi bütün tutup geziyorum. Mimari muhteşem. Kilisenin içinde, ana koridorda Anton Pilgram’ın göz alıcı Gotik vaiz kürsüsü var. Heykeltıraş, sarmal merdivenlerin başına Kilise babaları Augustinus, Gregorius, Hieronymus ve Ambrosius’un figürlerini yerleştirmiş ve merdivenin altına, pencereden bakar gibi kendi heykelini koymuş. Ben dersime çalışıp gittiğim için bu ayrıntıları takip ettim. Sizlerde atlamayın diye yazıyorum eğer yolunuz düşerse, zira sanat harikası. Yavaşça çıkıp tekrar bakıp katedrale yoluma devam ediyorum. Zira bu civarda anlatılacak çok yer var. Türk turist kafilesine rastlıyorum, muzurca gülümsüyorum onlara. Şimdi kendime bir salata ısmarlayacağım, miskin miskin oturup kitap okuyacağım, hiççç acelem yok. Ne büyük lüks hiç acelenin olmaması, bir yerlere yetişmemek. Bizim kızlar bugün havuz partisi yapıyor, benim havuzum ruhum için. Mola verdim her türlü düşünceye, özellikle karamsar düşüncelere. Bu dünyada tek istediğim manevi zenginlik, doygunluk, dinginlik. İnsanları titrinleri ve giysileriyle görmeyi çoktan bıraktım. Bugün şunu denedim Viyana’da, insanların taaa içine bakmayı, özellikle sakat insanların. Onlar bizden daha çok maneviyat kazanıyorlar, daha çok mücadele ediyorlar yaşamla. İşleri daha zor çünkü. Gördüm onların içlerini, aslında sonsuz sevgi var. Merhamet var. Farkındalık var. Bizlerde olmayan direnç var. Maneviyat var. Küçümsediğimizi sandığımız küçümseme var.
Mola verdiğim cafeye We Wien yazılı bir grup ve küçük çocuklar grubu geldi. Pırıl pırıl etraflarına ışık saçıyorlar, cıvıl cıvıllar. Şimdi kalkıp dolaşmaya devam edeceğim, devamını yazarım… Kendime nefis bir salata ısmarladım, yağmurdan kaçıp kafelere sığındım ve Su’yu okulundan aldım. Su’yla mağaza dolaştık, konser ve sinema tespiti yaptık. Yakınımızdaki marketten alışveriş yapıp odamıza geldik. Ben yemek yaptım, Su internette… Bugünlük bu kadar yarın görüşürüz…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder