Sayfalar

16 Ağustos 2011 Salı

ECE TEMELKURAN, "İKİNCİ YARISI" NYC


Bu kez Manhattan Times Square’de Starbucks Café’de okuyorum kitabımı. Geçen ekimde geldiğimizde yoktu, burası yeni açılmış. Biz yanında Milennium Broadway Otelde kalmıştık. Starbucks’da duvarda bir Türk grafiti resmi var, gülümsetiyor insanı. Kitap okumak için buradayım. Okumak ve yazmak… Gördüğün her şeyi o anda yazmak. Yazmanın verdiği kalıcılığın ağızda bıraktığı tat mükemmel. Büyük sessizlik ve yazıyı doğurmak… Doğaya inat sessiz çığlıklarla üretmek… Sadece kendin kalmak, kendini üretmek… Şimdi daha iyi anlıyorum Elif Şafak’ın yazmak için Londra’ya gidişini, Orhan Pamuk’un kapanmasını, Ece Temelkuran’ın uzaklaşmasını… Kopmak istiyorsun… Vırt zırt çalan telefonlar olmasın. Saat başı atılan twitler sizi ilgilendirmesin. Birbirine söyleyemediğin sözleri imalı imalı yazdığın faceler olmasın. Herkesin birbirini çok sevdiği sanal âlemler görünmesin o an gözüne istiyorsun. Aklıma gelmişken facebook’da bulunan eski arkadaşları sandıktan çıkarılan değerli örtülere benzetiyorum, hani sandık lekeli. O lekeyi geçiremezsiniz bir türlü ama atmaya da kıyamazsınız, onca saklamışsınız… İşte sandıktan çıkan lekeli örtülere benziyor bu arkadaşlıklar. Ben zaten çok sevdiklerimle görüşüyorum, her daim konuşuyorum. Bu eskimeyen ama eski arkadaşlıkları sandıktan çıkarıp nereye koyacağımı bilemeden sürekli sevgi sözcükleri ile ben olmuyorum aslında. İşte yazarken iletişimsizliği seviyorum, bu yüzden yabancı ülkelerde yazıyorum. Bulduğum her caféde yazıyorum, akıl defterim çiziklerle, notlarla dolu, unutmamak için.
Bu kez Ece Temelkuran “İkinci Yarısı” kitabını bitirdim burada. Henüz hangi şehirde hangi yazar okunur ayrımını yapamıyorum, sadece iç sesimle alıp yanımda getiriyorum kitaplarımı. Aslında belki şehirlere göre okumak lazım kitapları, ilginç yaklaşım olabilir, daha iyi anlayabilir belki insan kitabı.

Times Square, New York

Ece Temelkuran’a yine bayılıyorum. Yazdığı her şeyi okuduğum yazarlardan biri. Bu kitabı farklı, tadı doyulmaz… Ağrı’nın Derinliği’ni Olympos Lodge’da bir çırpıda okumuştum ve hayran kalmıştım yazımına. Muz Sesleri Beyrut’u öğretmişti bana ama bu farklı. Bu içinizde durup düşünme isteği uyandıran cinsten. Her kelimesi altı çizilecek cinsten. Edebiyat tadında, sizin tadınızda. Evet, evet içinde siz varsınız tadında.
 Ece Temelkuran’ı yıllardır okurum. İki yıl önce Antalya Altın Portakal Film Festivalinde tanıştım. Şaşırdım, kafamdaki imajı farklıymış demek ki. Daha ağır hayal etmişim, oysa hiç ağır olamayan ben. Ama bu kitabını okurken anladım. Neden Geldim İstanbul’a? derken, birisi olmalıyız, mümkünse “orijinal” biri. Çünkü görünmezsek yok oluruz! diyor. İstanbullu olmanın parçasıdır bu; biraz kırgın, biraz öfkeli. Hahh tamda söylediği gibi biraz kırgın biraz öfkeliydi sanki tanıştığım kadın. Hiç anlamamıştım, sizi okumak bir zevk deyince eyvallah değişini, onu da yazıyor ben eyvallah derim diye. İşte tam da bu noktada daha iyi anladım sevdim bu kadını. İçi dolu dolu kelimelerine âşık oldum. Okudukça okumak istedim, bitmesin bu kitap istedim.
Dikkat et. Bir gün geri dönüş yolu için kendine küçük, beyaz çakıl taşları bırak mümkünse. Çünkü sonra dönüp geriye baktığında kendine geri giden yolu hiç bulamayabilirsin. Yerini yönünü şaşırıp, ormanda çöküp kalmış bir çocuk gibi etrafında çoğalan seslerden korkabilirsin. Hiç korkma oldu mu? Çünkü hayat, kendini hayattan geri alanın önünde eğilir sadece. Gerisi sadece öldürür…
Eğer bir gün biri bana, “Hayatta sizi, gördüğünüz yerler arasında neresi en çok heyecanlandırdı?” diye sorarsa şöyle cevap vermeyi düşünüyorum:
“Sıfır noktası!”
Hiç kimse olduğun, hiçbir şey bilmediğin, seni kimsenin tanımadığı, sadece kendin olduğun, kendinden başka da hiçbir şeyinin olmadığı yer en güzel yer aslında…
Büyük büyük şeyler götürmüyor insan “maceralarından” geriye. Niyeyse üstelik o kadar “kocaman karakterlere” rağmen hiç beklenmedik yüzler sığışıyor bavulumun içine…
Kitaptan alıntıların sadece bir kısmı. Okudukça okumaktan zevk alacağınız bir kitap, şiddetle tavsiye ederim. New York’ta Ece Temelkuran’dan bir sürü güzel cümle sığıştırıyorum valizime… Sevgiyle…    
Times Square,New York



1 yorum: