Sayfalar

1 Aralık 2011 Perşembe

DEDEMİN İNSANLARI

Yönetmen Çağan Irmak sunar...
                                                            DEDEMİN İNSANLARI
Merakla beklenen Türk filmleri listemde üçüncü filme geldi sıra: Dedemin İnsanları. 25 Kasım’da ders çıkışı annemle gidiyoruz. Çağan Irmak’ın Prensesin Uykusu’ndan sonra çektiği filmini merak etmemek elde değil.

Film, Girit’ten İzmir’e olan mübadele göçünü konu alıyor. Ozan, 10 yaşında Ege’de yaşayan bir çocuktur. Giritli göçmen dedesi Mehmet Bey yüzünden arkadaşları ona “gavur” diye hitap etmektedir. O ise her fırsatta Türk olduğunu belirtir. Ozan büyürken bir ülkenin de büyüdüğünü görüyor ve yaşananlara şahit oluyoruz.
Celal Tan'da da izlediğimiz Ushan Çakır ile Çağan Irmak...

Filmin yönetmeni Babam ve Oğlum, Issız Adam gibi filmlerden de tanıdığımız Çağan Irmak. Başrollerde ise Çetin Tekindor (Mehmet), Durukan Çelikkaya (Ozan), Yiğit Özşener (İbrahim), Gökçe Bahadır (Nurdan), Sacide Taşaner (Nadire), Zafer Algöz (Belediye Başkanı), Mert Fırat (Hasan), Ezgi Mola (Fatma), Ünal Silver (Bayram) ve Hümeyra (Peruzat) yer alıyor.
Yiğit Özşener ve Gökçe Bahadır. Filmden güzel bir sahne...

Dedemin İnsanları, sımsıcacık bir Ege filmi… Çağan Irmak’ın dedesi olan Mehmet Yavaş’ın hikayesiyle başlayan filmde, ihtilaller, ötekileştirme… vb. gibi günümüzde de etkisini gösteren olaylar ele alınıyor. Göç sırasındaki zorlukları gördükçe benim dedemin hikayesi aklıma geliyor. Onun ailesi de Bulgaristan’dan göç etmişler. Hikayesini ne zaman duysam hüzünlenirim. Onun da hüzünlendiğini biliyorum, belli etmese de… Mehmet Yavaş’ın hislerini de anlayabiliyoruz. Doğduğu toprakları bir kez daha görmek istiyor, denize attığı şişeler de aslında yüreğinin derininde son bir umut kırıntısı kalmış olduğunu gösteriyor. Mehmet Bey’in yaşadığı üzücü bir olaya da tanıklık ediyoruz. Yunanistan’da Türk, Türkiye’de kaba tabirle “gavur” oluyor. Nereye gitse oraya ait değilmiş gibi davranılıyor.
Dedemin İnsanları'nın galasında.

Ozan’ın babasının uğradığı haksızlıklar, Peruzat Hanım’ın eşinin kayboluşu, Tahsin’in başlarda Ozan ve arkadaşları tarafından dışlanışı ve Mehmet Bey’in özlemi… Bu olayları yaşayanların ortak özelliği ise hepsinin umutlarını hiç yitirmemiş olmalarıdır.
Yunan mitolojisinde de “umut” üzerine bir hikaye var. İsterseniz onu da anlatayım: Bir Titan olan ve insanlara ateşi getirdiği için Zeus tarafından cezalandırılan Prometheus’un kardeşi Epimetheus, balçıktan yaratılmış ve çok güzel olan Pandora’yla evlenir. Zeus, Pandora’ya düğün hediyesi olarak bir kavanoz hediye eder; fakat Pandora, içinde dünyadaki bütün kötülüklerin bulunduğu bu kavanozu açmamalıdır. Bir gün, Pandora merakına yenilir ve kavanozu açar. İçinden tüm kötülükler çıktıktan sonra bir tek umut kalmıştır…
Uzun lafın kısası, filmde de umudun hiç tükenmeyeceğini görmekteyiz. Çağan Irmak’a bir kez daha hayran kaldım diyebilirim. Açılar, kurgu vb. her alanda başarılı bir filme daha imza atmış. Bir de her filminde ağlamak var ya… Gözyaşlarınız sizin sözünüzü dinlemiyor, akıp gidiyorlar. Ben bile ağlamamaya çalışırken kendimi tutamadım. Annemse… Annem, bildiğiniz filmi yaşadı. Hissetti, dokundu, tatttı… Aslında bu filminde Çağan Irmak hem güldürdü, hem ağlattı desek yeridir. (Biraz klişe bir laf olsa da)
Ezgi Mola ve Mert Fırat, Mehmet Bey'in göç eden anne ve babasını canlandırıyorlar.

Oyunculuklar ise filmin en etkileyici noktalarından biriydi. Usta oyuncu Çetin Tekindor ile çocuk oyuncu Durukan Çelikkaya (Bugün de doğum günüymüş!) karşılıklı döktürmüşler. Gökçe Bahadır’ın tatlı ve hareketli Egeli bir bayana dönüşmesi de görülmeye değer. Yiğit Özşener de filmin sonlarına doğru ciddi bir karakter olan İbrahim’i başarıyla canlandırıyor. Ezgi Mola’nın yıldızının parladığını söylemek yanlış olmaz sanırım. Celal Tan'la da büyülemişti. Önceleri bu kadar takip etmesem de şimdi filmlerini izlerken oyunculuğundan büyük keyif alıyorum.


Filmin içinizi ısıtan sahnelerinden biri.

Ünal Silver’ı Zenne’den sonra yine bir filmde gördüğüm için tarifsiz bir mutluluk duyuyor ve yine hayran kalıyorum. Küçük çırak Tahsin rolünde izlediğim Hakan Arkal’ı da çok beğendiğimi dile getirmek isterim. Film boyunca mahzun bakışlarına bakakaldığım, yer yer de üzüldüğüm bir karakteri hatasız bir şekilde canlandırmış. Durukan Çelikkaya ile Hakan Arkal’ın da ileride daha çok karşımıza çıkmalarını ümit ediyorum.
Filmde başarı gösteren oyuncular Hakan Arkal ve Durukan Çelikkaya.

Filmin soundtracki de içinizde hafif bir kıpırtı uyandırıyor. Çağan Irmak’ın müzik seçimine Issız Adam’da da bayılmıştım, aynı hissi tekrar yaşıyorum. Gökçe Bahadır ile Yiğit Özşener’in dansla eşlik ettikleri “Somebody Loves You” da (Crystal Gayle’dan) dinlenilmeye değer, hoş bir parça. (Dedemin İnsanları filmine de twitter’dan parçanın adını söyledikleri için ayrıca teşekkür ederim)
“Yaşanmış bir hikayenin, yaşanmayan insanlarına…”
-Su Yılmaz-

3 yorum:

  1. Ben de çok beğendim, şahane bir filmdi, çok da güzel anlatmışsın. Sevgiyle kal ...

    YanıtlaSil
  2. Fotoğraflar ve bilgilendirmeleriniz çok hoş, elinize sağlık:))

    YanıtlaSil