Sayfalar

11 Eylül 2011 Pazar

11 EYLÜL İKİZ KULELER

Bugün 11 Eylül, Amerika New York İkiz Kuleler’in yıkılmasının üzerinden on yıl geçmiş. Bu yaz NY’da her gidişimde olduğu gibi İkiz Kuleler’in inşaatına gittim. Yerine yapılan bina o kadar hoşuma gitmedi ve anlamadım. Ground Zero’da Dünya Ticaret Merkezi’nin yeni sembolü büyük bir bina. Yanlarında daha küçükleri, saldırıda yıkılan iki binanın yerine iki dev anma havuzları yapılıyor. Bu havuzların duvarlarından şelale şeklinde sular akıyor ve ölenlerin isimleri yazıyor bu duvarlarda. Biraz ilerisinde anma müzesi var. Havuzlar yukarıdan bakınca kocaman birer kara delik, terörün açtığı kocaman bir kara delik… Aslında ben bu enkaz ve yapılan inşaatlara bakınca neden sevemediğimi neden acı çektiğimi anladım. Acımasız insanlık… Saçma sapan çıkarlar ve devlet politikaları yüzünden ölen binlerce masum insan. Acı veriyor yüreğime. Bu binaları yok saymak istiyor yüreğim, tekrar yükselip, tekrar müzeler falan yapılıp ticari şeylere dökülmesi yıpratıyor beni. Tabii yok saymak olayları çözmüyor ve hayat devam ediyor. Bu binalar hakkında ayrıntılı bilgi almak için www.WTCProgress.com sitesini ziyaret edebilirsiniz.

10 yıl önce olay yaşandığı anda Türkiye’de ekrana kilitlenmiştim. Tam o gün NY’da kongrem vardı ve bir biçimde gidememiştim ama en yakın arkadaşlarımdan biri oradaydı. Şok olmuştum. Gidemeyişim ve arkadaşıma ulaşamayışım. Arkadaşım dönünce hala o olayı anlatır bize. NY öldü… Işıklarla beslenen NY’da ışıkları kapattığınız anda binalar ürkütücü olduğu için ölü bir şehirdi. Hele böyle büyük bir olay şehre korku, panik salmıştı. Hatta dünyaya… Bizler artık eskisi gibi elimizi kolumuzu sallayarak, uçağa binemez olduk. Bin bir türlü güvenlik önlemiyle dolaşır olduk. Korku imparatorluğu gölge gibi ensemizde artık ne dersek diyelim. Öbürünün elindeki paket, berikinin bakışları falan filan. Etnik kökenlerimiz, tipimiz bizleri potansiyel suçlu haline getirdi. Oysa kardeştik biz ne güzel…

Amerika bu on yılda kendi eksiklerini görüp geliştirdi. Ertuğrul Özkök’ün dünkü yazılarından öğrendiğime göre; özellikle itfaiye verdiği çok kayıplarda teknolojisinin eksikliğini gördü ve geliştirdi. Helikopteri var artık itfaiyenin. CIA’in de operasyonel faaliyetlerinde köklü değişikler olduğunu öğreniyoruz Özkök’ten.

“Newsweek” dergisi, “Eğer 11 Eylül olmasaydı bugün Amerika halkının düşüncesinde neler farklı olabilirdi” diye bir soru sormuş.
 Savunmaya daha çok bütçe ayrılmalı diyenlerin oranı bu ankette yüzde 30’lardan yüzde 26’ya düşmüş. Terörü önleyeceğiz diye sonuçta Amerika halkının hak ve özgürlükleri ihlal ediliyor tabii.
Annemin yazısına ben de ekleme yapmak istiyorum. Sinema denilince hemen bir şeyler eklerim. 10 yıl önce bugün binlerce masum insan hayatını kaybetti. Hepsinin birer hayalleri vardı, birçoğununki de filme ve kitaba aktarıldı. Bunlardan birkaçı:
1)    World Trade Center/Dünya Ticaret Merkezi (2006): Oliver Stone imzalı filmde 11 Eylül döneminde iki polis, McLoughlin ile Jimeno İkiz Kuleler yıkıldığında hayatta kalmayı başarmışlardır; ancak kuleler çöktükten sonra altında kalırlar. Kalan 12 saatte de kendi hayatları hakkında konuşmaya başlarlar, onlar için mücadele başlamıştır.

2)    Remember Me/Beni Unutma (2010): Bu filmi 11 Eylül filmi gibi değerlendirmek yanlış olur, 11 Eylül’den parçalar taşıyor dersek daha uygun olur bence. Tyler ile Ally’nin yaşadıkları zorluklar ve üzüntülü olaylardan sonra birbirleriyle karşılaşmaları ve âşık olmaları onlar için artık en mutlu olaydır. Bu aşk, hayatlarındaki anlamı keşfetmelerini sağlar.

3)    11’09”01-September 11(2002): Filmde dünyanın farklı yerlerinden 11 Eylül’ün yarattığı etki anlatılıyor. Böyle bir olay oldu; fakat bizim bakışımız ne? Sean Penn’in de senaryoya katkıda bulunduğu filmin 11 yönetmeni var.
Umarız ki artık devlet politikaları yüzünden binlerce ve hatta milyonlarca masum insan hayatını kaybetmez…

Saygılar,

Aylin& Su Yılmaz


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder