Sayfalar

28 Ocak 2013 Pazartesi

ERCİYES

UZAKLAŞTIKÇA YAKINLAŞAN, YAKINLAŞTIKÇA UZAKLAŞAN DAĞ: ERCİYES


              “The Words” filmini izlerken bu yıl sürekli düşündüğüm noktadayım. Yaşadıklarımız seçtiğimiz kelimelerden ibaret. Kelimeler kelimeleri kovalıyor, kovalanan kelimeler hikayemizi oluşturuyor. Seçtiğimiz her kelime başka başka yaşamların kapılarını açıyor. Her an yeni bir kelime beliriyor yaşamımızda. Ne geçmiş ne gelecek aradığımız yalnızca bu ana ait olan bir sihirli kelime… 2013’ün hepimize unutulmayacak anlar yaşatmasını diliyorum…

Biz ailecek anların önemindeyiz ve yılbaşı için alternatif bir tatil ararken Erciyes’e gitmek aklımıza geldi. Kayak tatili ve yılbaşı… Ne kadar iyi bir karar verdiğimizi buraya gelince daha iyi anladık.
Erciyes Kayak merkezi çok düzenli. Hatta Türkiye’de bugüne kadar gittiğim pistlerin ve merkezlerin en iyisi. Düzen delisi olan benim için bu önemli bir nokta. Uluslararası Kayak Federasyonu, FIS kurallarına ve standartlarına uygun farklı zorluk derecelerinde pistler mevcut. Kayak takımlarınızı getirmenize gerek yok, zira kiralamak sadece 15 TL. Biz bunları daha önce bilmediğimiz için kayak takımlarımızı getirdik. Mola verebileceğiniz cafeler keyifli. Tüm gün dağ sizi çağırıyor ve adrenalin dozu tavan yapıyor. Buranın bakımlı ve yüksek standartlarda olması için verilen uğraş alkışa değer bence. Hacılar Kapı, Hisarcık Kapı ve Tekir olmak üzere üç farklı giriş noktasından kayak merkezine giriş yapılabiliyor. Eşim ve kıztoşum tüm zor parkurları keşfettiler. Ben sadece Tekir Kapı girişinde kaydım. Zaten en hareketli nokta burası. Karnımız acıktığında meşhur Kayseri sucuklarını yedik bol bol. Buraya kadar gelip de mantı ve sucuksuz gün geçirmek olmazdı çünkü. Zaten o kadar yorucu bir spor ki kalorileri kafaya takmıyorsunuz.

Biz akşamları dağa takılmadık. Akşam yemeği için Ürgüp’e gittik. O kadar kaymanın üstüne, evet, yorucu ama değer. O mistik, tarihi mekanlar dağın olmazsa olmazı gibi geldi bana. Sevgiliyle içilen ev yapımı şaraplar çok keyif verici. Dağın öyküsünü okurken, volkanik patlamaların etkisiyle oluşan küllerin, Hasan Dağı ve Kapadokya bölgesindeki jeolojik yapıyı ve peri bacalarını oluşturduğunu öğrendim. Yani aslında Erciyes’in küllerinden doğan buralar benim romantik yanımı besledi diyebilirim. Peki, bu dağın tarihini merak edip okursak:

Adını Roma İmparatorluğu zamanında eski Yunanca “Argaeos” kelimesinden alan Erciyes Dağı Kayseri’nin 20 km güneyinde bulunan ve bir rivayete göre 50 milyon yıldan beri bölgeyi etkisi altına alan Türkiye’nin en güzel ve görkemli dağlarından biri. 3.917m. yüksekliği ile her mevsim karla kaplı bir kilometre uzunluğunda dağ buzulu mevcut bu dağda. Ayrıca dağın zirvesinde bulunan, Bizans rahiplerinin inzivaya çekildiği mağaralar ve tapınaklar kötü hava şartlarında hala dağcılar için sığınak oluyormuş. Dağ ilahi bir dağ bunu kayarken hissediyorsunuz. Boşuna değil inzivaya çekilmek için seçilmiş olması. Kayseri’nin MÖ 4000’lere uzanan tarihi içerisinde hüküm süren Hitit, Frig, Pers, Kapadokya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları’nın tamamında Erciyes şehrin ve bölgenin sembolü olmuş. Hatta Arkaik dönemde Anadolu’daki Olimpos olarak tabiatüstü hüviyetiyle şöhret bulan dağın halk açısından önemi Roma döneminde basılan tüm paralara dahi yansımış.

Bu kadar tarihi bilgiden sonra bize dönüyorum. İkinci gün öğlen yemeği molasında Hacılar Kapı’dan Gondol’a binip dünyanın en yüksek Cafe Restaurant sloganıyla hizmet veren Lifos Cafe’ye çıkıyoruz. Zirvede beyazın mucizesiyle yer ve gök bir, tüm dilekleriniz geçiyor kalbinizden. Huzur verici, ilahi duygularla sarhoş oluyorsunuz. Kayseri manzarasını seyrederken yine şükrediyorsunuz bu anı kaydedebildiğiniz için. Arınıyorsunuz adeta. Nefis bir atmosfer…

Ailecek hem kayak tatili yapabileceğiniz hem de mistik duygular içinde olabileceğiniz Erciyes’e hemen plan yapın derim. Şubat tatilini bahane edip gelin tecrübe edin bu muhteşem dağı. Her şey gönlünüzce olsun…

-Antalyaface dergisi Ocak sayısı seyahat yazısı- 

9 yorum: