Pakrat Estukyan- Hay Hikayeleri
Yeni çıkan kitapları incelerken tesadüfen Hay Hikayeleri dikkatimi çekiyor. Okumak için başucuma koyuyorum. Elimde ki kitabımı bitirir bitirmez başlıyorum ve yaklaşık üç saat içinde bitiriyorum kitabı. Çünkü kitapta yer alan öyküler çok tanıdık, çok insan. Bazen bu kadar rahat yaşadığına utanıyorsun bu öyküleri okurken. Evlat acısı, savaş ve yoksulluk, köklerini bulma umudu, ülkelerinden sürgüne gönderilmiş toplumların ortak özlemi yüreğinizde yer buluyor. Kitap vatan, aile, geçmişe duyulan hasreti anlatıyor.
Küçük küçük 13 öyküden oluşuyor kitap. Aman Balam Üşümesin öyküsünde soğuktan ölen yeni doğan bir bebeğin annesi-babası, Nisan Anıları’nda Vartiter ve Serop oluyorsunuz. Bir bakmışsınız Avustralya’da köklerinizi arıyorsunuz. Gazze’de Leyla hemşire olmak zor diyorsunuz. Hısım öyküsünde Mesut’u kucaklamak, kollamak istiyorsunuz. Semaver de Gitti öyküsünde işlerin hep aynı yürüdüğünü düşünüyorsunuz. Bu coğrafyada değişen bir şey yok yani anlayacağınız. Tesadüfen yapılan bir kazada akrabalarınızı buluyorsunuz tam Yeşilçam tadında ama gerçek. Bu 13 öyküden en etkilendiğim öykü son Vehanuş Üçlemesi’nde ki Vehanuş’un homeless biri ile kurduğu dilsiz iletişim ve bundan güç alıp Vehanuş’un Amerikalı komşusuyla yaşadığı düş kırıklığı. Dilini bilmediğin ülkenin vatandaşı olmanın zorluğu. Kitap bir çırpıda okunan cinsinden. Tavsiye ederim.
Sevgiyle
Aylin Ayaz YILMAZ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder