Sayfalar

10 Kasım 2011 Perşembe

AYŞE KULİN/GİZLİ ANLARIN YOLCUSU

Gizli
Anların
Yolcusu



Ankara’da bayram tatilinden yararlanıp sinemaya gidiyoruz kıztoşumla. Sinemanın yanında kitapçıda oyalanıyoruz, son çıkan kitaplarda Ayşe Kulin’in son romanını görünce hemen satın alıyorum. Zira en sevdiğim yazarlardan biri.
 Hemen okumaya başlıyorum ve elimden bırakamıyorum. Sanırım Ayşe Kulin klasiği bu, elinden bırakamamak. Bir çırpıda okumak. Okudukça öykünün içinde hissetmek kendini. Karşılaşmalar ve tesadüfler… Karşılaşılan tüm insanların yaratıcı sürecine farklı açılar, farklı renkler katması. Renklerin içinde ebruli bir hal alması. Asla siyah-beyaz keskinliğinde olmamak. Tıpkı kitaptaki eşarplar gibi birbirimize bağlıyken farklı renklerde görünmemiz ama ayrılınca aslında hepimizin aynı renk olması.
Her şey kitabın başlığı ile başlıyor. İlhami; yayınevi sahibi, evli, henüz yeni bir çocuğunun kaybını yaşamış, bir kızı var. Romanı onun ağzından dinliyoruz. Çocuğunun kaybıyla değişen hayatını akışına bırakan roman kahramanımız. Kendi yaşamım için zor bir köşe kapmacaydı artık benim yaşamım, herkesin bir diğerini kolladığı ya da bir diğerinden kaçmaya çalıştığı. Sonunda her birimizin fena incineceğinin başından belli olduğu, kiminin gönüllü, kiminin gönülsüz oynadığı bir oyundu diye anlatıyor. Zaman zaman İlhami için üzülüyor ve dürüst buluyorsunuz; ama her şeyi idare etmek istediği için de bencil bir karakter diye sorguluyorsunuz.
Bora; İlhami’nin yaşamının ortasına yerleşen ve kaderini etkileyen genç grafiker. Yetenekli, kırılgan ama yaşama ve sevgiye aç Bora. Asla sevgisinin içini dolduramayan, kırılgan, yetenekli, derin Bora.
Handan; İlhami’nin ortağı, hırçın, hırslı bir kadın. Hepimizin yaptığı gibi çabuk yaptığı hareketlerin kurbanı. Sezgisi güçlü ama aceleci bir kişilikle karşımızda. Öykünün akışını değiştiren başrol.
Eda; İlhami’nin eşi. Çocuğunu kaybetmenin travmasını atlatmaya çalışan, akıllı, iyimser, dingin bir kadın.
Derya; İlhami’nin kızı. Okuması için ve kardeşinin travmasından uzaklaştırmak için İngiltere’de okuyan, masum, asi bir kız.
 Romanın diğer kahramanları  romanı zenginleştiriyor. İlk kez Sayın Kulin’den gay hikayesi okuyoruz. Bugüne kadar okuduklarımın içindeki en gerçekçi anlatımla. Kitabı kapatınca bu tarz hikayelerin bu coğrafyada bir dolu örneği olduğunu düşünüyorum.
İlhami’nin isyanı çok gerçekçi;
Sıradan bir aile babası olan ben, yanımda erkek sevgilimle, Yasak Şehir’de yasaklara meydan okuyordum.
Benim ilişkim niye sakıncalı ve yasaktı?
İki insanı ayrı duygularla aynı anda sevmek mümkünse, niye sakıncalıydı?
Gönül ferman dinlemiyorsa, gönlümün tercihini sevmek niye ayıptı?
Dünyadaki tüm yasaklar neye engel olabilmişti dünya kurulduğundan beri?
Bir insanı sonsuza kadar sevebilmek için ona yapışmak şart değildi. Bir arada olmak, yüz yüze bakmak, hatta sevişmek dahi şart değildi. Sevgi; şefkati, tutkuyu, özlemi, kıskançlığı, sevgiliye sahip olma isteği kadar sevgili için göze alınan fedakarlığı, cefakarlığı da birbirine harmanlayan bir duygu değil miydi?
Ayşe Kulin’in son kitabı nefis. Bir çırpıda bu kitabı okuyacağınızı garanti ediyorum. Hatta kitap bitmesin daha sürsün isteyeceksiniz. Kitabın ve İlhami’nin hikayesini baştan bilerek okuyacaksınız ama bu sona nasıl geldiğini merak edeceksiniz ve elinizden bırakamayacaksınız. Tebrikler Syn. Kulin, elinize sağlık. Bakış açışınız, kimliğiniz ve duruşunuzun yansıdığı bu lezzetli kitaplarınızı dört gözle bekliyoruz.
Vakitsiz birer ölüm sanki geceler
Bir bakımlık ay düşüyor herkesin payına
Ve hiç dönüp de soran olmuyor
Eklenen hangi düşler bir sonraki sabaha
Tekin GÖNENÇ

8 yorum:

  1. Çok merak ettim, kitabı okuduktan sonra yazınızı bir kere daha okuyup, yeniden yorum yazacağım.
    Ayşe kulin benim de vazgeçilmez yazarlarımdan, Sevgiler ...

    YanıtlaSil
  2. yazimi okudugunuz icin tskler, sevgiyle

    YanıtlaSil
  3. tavsiye ederim.
    hem bi link verim fiyati uygunsa sizede burdan alabilirsiniz...
    http://tiny.cc/im2ib

    YanıtlaSil
  4. Aylin Hanım
    yazınızı ve romanı okudum.Ben de begendim. güzel şeyler yazmışsınız.Yalnız yadırgadığım bir şey ise yazınızın sonuna aldığınız dizelerin Tekin Gönenç'e ait olduğunu yazmamışsınız.Ayşe Kulin her bölümün başına ki 39 bölüm var hepsinde Tekin Gönenç ten dizeler almış ve her defasında dip not olarak şairini belirtmiş.Höşça kalın.BURAK YURTERİ

    YanıtlaSil
  5. Burak Bey tsk ederim, cok dogru soylemissiniz, almaliydim, aslinda ekleme yapayim. Kitabi okuyan nasil olsa bilecek mantigi yuruttum sanirim ama hata.

    YanıtlaSil
  6. gercek cok hos bana cesaret verdıaskları ama sonu boyle bıtmemesı lazımdı :(

    YanıtlaSil
  7. okumak isteyene gondere bılırım bu kıtabı melıhhh

    YanıtlaSil
  8. Ben Ayse Kulinin bir cizgisi oldugunu düsünüyorum,cizgi disina cikinca ifadeler zorlaniyor...Ve cok sevdigim bir yazar olmasina ragmen otuz yillik okuyucuyum Ve Aylin-Füreya süper kitaplar olmasina ragmen hayatimda ilk kez bir kitabi cöpe atmak istedim,...Ama yazilanlar dünyamizda yok mu ? Var tabiki.Ama sosyal yara diye hersey herkes tarafindan yazilmamali...

    YanıtlaSil