Sayfalar

9 Nisan 2012 Pazartesi

HİNDİSTAN GÜNLÜKLERİ 2-CHENNAI

HİNDİSTAN GÜNLÜKLERİ -II, CHENNAİ

Her ne olduysa oldu, iyilik içindir.
Her ne oluyorsa oluyor, iyilik içindir.
Her ne olacaksa olacak, iyilik içindir.
Neden kaygılanıyorsun, neden korkuyorsun?
Seni kim öldürebilir? Ruh ne doğar, ne de ölür.
Ne kaybettin? Neden gözyaşı döküyorsun?
Yanında ne getirmiştin ki, ne kaybettin?
Ne üretmiştin ki ne yok oldu?
Doğduğunda hiçbir şey getirmemiştin.
Her neye sahip olduysan hepsini O’ndan aldın.
Her ne vereceksen O tanrıya ver,
Boş ellerle geldin, gene boş ellerle gideceksin.
Bugün senin olan şeyler dün başkasınındı.
Aynı yarın başkasının olacağı gibi.

BhagavadGita’dan  bir bölüm


 Elimde masala çayım (Hindistan’dan aldığım, bol baharatlı sütlü çay) Hindistan Günlüklerine devam ediyorum. Diğer ülkelere açık ara farkla Hindistan acayip huzur duyduğum ülke sıralamasında ilk sırayı aldı.

Hindistan yolculuğumuzda ikinci şehrimiz Güneydoğu Hindistan’ın Tamil Nadu eyaletinin başşehri ve Hindistan’ın dördüncü büyük metropol şehri Chennai (Madras). Bizim Chennai gezimiz havaalanından iner inmez resmi adı Mahabalipuram olan Mamallapuram tapınak kentten başladı. Chennai’nin 55 km güneyinde, özellikle tek parça kayalardan oyulmuş tapınaklar ve zengin heykel varlığıyla Mahabalipuram, deniz kenarında kurulu çok farklı, çok dingin bir tapınak kent. Güneşin batışı mükemmel. Meditasyon ve dinlenme amaçlı Hindistan’a gitmek istiyorsanız bir iki gün takılın derim burada. Biz görülecek yerleri gezip Chennai’ye geçtik. Otelimiz Chennai Hilton. Kesinlikle tavsiye ederim. Zaten yeni yapılmış, yemekleri (özellikle açık büfe kahvaltısı) nefis. Tatlar füzyon mutfağına uygun herkesin yiyebileceği lezzette.


Hindistan’ın huzurunun yeri ayrı iken Chennai’de kadın dayanışmasını hissettim. Chennai’de tüm mesleklerin yüzdesinde kadınlar çoğunluktaymış. Mesela kadın Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı en çok bu şehirdeymiş. Yerel yöneticilerinin hepsi kadınmış. Boşuna değil kadın olmayı hissetmek bu şehirde. Mevlana’nın ünlü meselinde olduğu gibi birbirine yaslanarak yürüyen, çünkü birbiri olmadan aksayan, düşen varlıklarız biz. Yürüyebilmemiz, varlığımızı devam ettirebilmemiz, ötekinin gövdesinden güç almamıza bağlı. Çünkü şükür ki ayaklarımız aynı toprağa basıyor. Ruhlarımıza birbirimizin öykülerini yazıyoruz biz kadınlar…


 Kadınların gözlerindeki derinliği gördüm. Hayata dair ipuçlarını bulmuşlar ve anlamlı bakıyorlar adeta size. Çok şıklar ama bütün bir şıklık bu. İç ve dış şıklık. Tevekkül içinde bir dingillik ve huzur bulmak bunun anlamı. Yoksulluğun her çeşidini barındıran bu ülkede her şey sır. Sokakta yürürken boynunuza taze yasemin kolyeleri satın alıyorsunuz hemcinsinizden, henüz açmamış tomurcuk yaseminler. Açtıkça kokusunu yayan, olgunlaştıkça sizden biri olan, size mis kokusu veren, çiçeklerin gücü bu ülkede önemli. Erkeklerin el bileklerine bilezik şeklinde takılabiliyor ve bu şekilde akşam davetlere de gidilebiliyormuş. Aslında doğanın tüm nimetleri, tüm sesleri değerli buralarda. Güneşin aydınlattığı bir yer bir yerden ne kadar farklı ise insanları farklı bu ülkenin kadınları bana çok yakın. Onlara daha da yakın olmak için onlar gibi giyinmek istiyorum. Bunun için şehirde sari satan yerlere gidiyorum. Yakınlarıma bol taşlı bol işli tunikler alıyorum. Giydikçe bayılacakları. Kendime hem günlük giymek hem de özel gecelerde giyebileceğim tunikler alıyorum. Aslında sari denilen yerel giysi bir büstiyer ve yaklaşık yedi metrelik bir kumaş sarılarak giyilen bir giysi. Altında tayt gibi şalvarı var. Sari için Nalli Silk Sarees ve Nalli Chinnasami Chetty mağazalarını öneririm. Bol takı seviyorlar. Yollarda gördüğüm her dükkandan takı aldım, öyle değişik öyle güzeller ki arkadaşlarım bayıldı. Hal hal çeşitleri muazzam. Hem nefis hediyelik hem farklı.


Chennai kolay gezilebilecek şehirlerden. Hindistan’ın tüm şehirlerini gezerken yaptığımız gibi otelden araba kiralayıp, haritadan tespit ettiğimiz yerleri gösterip oralara gidiyoruz. Otel görevlileri zaten nereleri görmeniz gerektiğini belirtiyorlar. Gerçi diğer ülkelerde ki stres yok buralarda her yer görülmelik her yer farklı… Biz şehri gezdikten sonra, deniz kıyısına gitmek istedik. Hint Okyanusu’nun bir parçası Bengal Körfezi’ndeki Marina Beach’i geziyoruz. Burası yaklaşık 13 km.’lik uzunluğu ile dünyanın 2. en uzun sahili. Plaj anlayışları farklı tabii. Kumsal çok kalabalık, herkes adeta piknik yapıyor ama denize gireni görmedik çok tehlikeli olduğundan bahsediyorlar. Hemen arkasından Miami sahillerine gittiğimde çok düşündüm Hindistan ve Amerika sahillerini. Bir uçurum yani… Sahildeki Chennai Deniz Feneri, dünyadaki asansörü olan birkaç fenerden birisi olarak tüm denizcilere yol gösteriyor. Okyanus seyrini zor da olsa bırakıp St. Thomas Basilica’sını gezmeye gidiyoruz. Burası 16. Yüzyılda Portekiz’li kaşifler tarafından yapılmış, 1893 yılında İngilizler tarafından katedral olarak yeniden inşa edilmiş ve günümüzde hala ayakta kalarak işlevini yürütmekte.

Chennai’den Mumbai’ye (Bombay’a) doğru yola çıkıyoruz. Tüm kaygılarımız geçmişte kaldı. Hindistan’da gezerken hep egomu sıfırla Allah’ım diye dua ettim. Kocaman nefes alıyorum ve kocaman şükrediyorum. Hayatın bana verdikleri için. Başımıza gelen olayların hiçbiri tesadüf değil, öyle olması gerektiği için başımıza geliyor değip şimdilik bu kadar diyorum. Sevgiyle kalın…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder